• Cancel
    Filter
Filter

694 Güzel Eser Müzayedesi

Birbirinden özel 694 Güzel Eser Müzayedemize peylerinizi 08 Eylül 21:00'a kadar sitemiz üzerinden verebilirsiniz. Saat 21:01 itibariyle sitemiz üzerinden Canlı Müzayedemiz  başlayacak ve her eser 12 saniye arayla nihai olarak sonuçlanacaktır.

Müzayedemize pey verebilmek için adresinizi ve TC Kimlik numaranızı yazdığınızdan emin olunuz.
Sitemize hesabınızla giriş yaptığınızda "Kimlik Bilgilerinizi şimdi doğrulayın" kutucuğu çıkıyorsa, lütfen "şimdi doğrula" adımını takip ederek doğrulama yapınız.
Komisyon Oranı %20'dir.

Sahafiye kitap, dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır.

Kargo alıcıya aittir. Ödeme Süresi Müzayede bitiminden itibaren 7 iş günüdür.

Lot: 555 » Fotoğraf

NAMIK KEMAL

Details
Lot: 556 » Fotoğraf

ÇANAKKALE SUBAY

Details
Lot: 566 » Fotoğraf

Türk Zoolojisinin kurucusu Ord. Prof. Dr. CURT KOSSWIG

"... Braunschweig yılları Kosswig için çok sıkıntılı geçmiştir. Çünkü; Kosswig Nazilerin özellikle Yahudi kökenli profesörlere karşı olan tutumlarına karşı çıkmakta ve protesto etmektedir. Gerçekte Kosswig saf bir Alman olup geçmişte silahlı talebeler ve Alman Millî Gençlik teşkilatlarının üyeliğinde bulunmuştur. Tüm bunlara karşın, Kosswig bölgenin SS Eğitim sorumlusu yapılmış, bölgede konferanslar vermesi, konferanslara Hitler selamı ile başlaması ve Nasyonal Sosyalist İşçi Partisine üye olması istenmiştir.

Bu sırada beraber çalıştıkları yakın dostu Botanikçi Ord. Prof. Dr. Alfred Heilbronn’un un Yahudi olması nedeniyle görevden alınması bardağı taşıran son damla olmuş ve Kosswig bu olayı protesto etmek için SS Eğitim sorumluluğundan istifa etmiştir. Çok geçmeden Kosswig ifadeye çağrılmıştır ve yakın bir zamanda kendisinin de toplama kampına alınacağını hissetmiştir.

1937’de kendisine İstanbul’dan, uğruna istifa ettiği Ord. Prof. Dr. Alfred Heilbronn’dan sevindirici bir mektup gelir. Mektupta tifo’dan hayatını kaybeden Fen Fakültesi Hayvanat Enstitüsü Direktörü Ord. Prof. Dr. Andre Naville’den boşalan kadroya Ord.Prof.Dr.Curt Kosswig önerilmektedir.

Üstelik Heilbronn mektubunun yanında yol parası olarak kullanması amacıyla, Viyana’daki hesabından para çekilmesi için Kosswig’e bir de vekalet yazısı göndermiştir.

Kosswig, Türk konsolosluğundan vize, Bulgar Konsolosluğundan ise transit vizelerini alır ve Sofya uçağı için hava alanına yönelir. Korku içinde havaalanında SS memuruna pasaportunu uzatır, korkusuna rağmen SS memuru kayıtsız bir şekilde işlemini yapar. Kosswig sevincinden son kez “Heil Hitler” diye selam verip Sofya uçağına biner ve İstanbul’a ulaşır.

Bu şekilde İstanbul’a gelen Ord.Prof.Dr.Curt Kosswig 1 Ekim 1937’de İstanbul Üniversitesi’nde Zooloji Profesörü ve Enstitü Direktörü olarak atanır.

Ord.Prof.Dr.Curt Kosswig Türkiye’de görevli olduğu süre içerisinde çok sayıda ders vermiş ve üçüncü yıldan itibaren derslerini Türkçe anlatmıştır."

6 x 9 cm, Arkada isimler yazılı, 10 Mayıs 1938 tarihli,

Details
Lot: 594 » Kitap

DRAKULA İSTANBUL'DA -TÜRK EDEBİYATININ İLK VAMPİR ROMANI

Kazıklı Voyvoda: Ali Rıza [Seyfioğlu], İstanbul 1928, Resimli Ay Matbaası Türk Limited Şirketi, 240 Sayfa, BDK - ÖZEGE; 10497 - Birinci baskı (Kont Drakula)

Bram Stoker’ın Dracula’sı (1897) Türk romancı Ali Rıza Seyfi tarafından 1928’de Kazıklı Voyvoda adıyla serbest bir şekilde uyarlanmıştır ve Türk edebiyatının ilk vampir romanıdır. Bu kitapdan uyarlanan Drakula İstanbul'da Mehmet Muhtar'ın yönetmenliğini üstlendiği 1953 tarihli İLK TÜRK KORKU FİLMİDİR.

Orijinal Drakula romanında vampire karşı haç, sarımsak ve kazık kullanılmasına rağmen Kazıklı Voyvoda romanında dine uygun olması açısından sadece sarımsak ve kazık kullanılmıştır.  

 

Details
Lot: 598 » Kitap

NÂMIK KEMAL'İN EŞSİZ ESERİ

Vatan yahud Silistre: Namık Kemal, 1307/1890, 155 Sayfa, BDK - MİL - ÖZEGE; 22551 - "Nâmık Kemal bu ilk piyesinde vatanperverlik ve kahramanlık duygularından hareketle işe başlamıştır. Halkta bu duyguları harekete geçirmek isteyen eser, 1853 Türk-Rus savaşında gönüllü olarak cepheye giden sevgilisinin ardından savaş alanında onunla beraber bulunmak ve onunla aynı kaderi paylaşmak için asker kıyafetine girip Silistre müdafaasına iştirak eden genç bir kızla sevdiği genç adamın aşkı etrafında gelişir; muhasara altındaki tabyada Türk askerinin canlarını hiçe sayarak vatan uğrunda gösterdikleri kahramanlık ve fedakârlık sahnelerini canlandırır. Türk milletinin bu oyun sayesinde “vatan” kavramının bilincine vardığı ortak bir kanaat olmuştur (meselâ bk. Mordtmann, s. 230). Nâmık Kemal, içindeki vatanî şiir ve hitabelerle devrinde muazzam bir heyecan yaratan bu eserinin Türk tiyatrosunu bulunduğu seviyeden çok ileriye götürmüş olduğu görüşündedir (“Mukaddime-i Celâl”, Celâleddin Hârizmşah, Kahire 1315, s. 16). Piyes Avrupa’da ilgi uyandırmış, Rusça’ya (1876), daha sonra başka dillere tercüme edilmiş ve Rus matbuatında uzun müddet yankıları devam etmiştir. Nâmık Kemal’in en çok tartışılan ve farklı değerlendirmelerle karşılaşan piyesi budur (meselâ bk. Kemal, “Mektûb”, Mecmûa-i Ebüzziyâ, V/52, s. 1633-1636; a.g.e., nr. 53, gurre-i Safer 1304, s. 1665-1675; Mizancı Murad, “Üdebâmızın Numûne-i İmtisâlleri”, Mîzan, nr. 41-46, 1305; Halil Edib, “Mîzan’a Bir Nazar”, Sa‘y, nr. 9, 15 Şubat 1303). Nâmık Kemal, eserdeki vak‘ayı 1828 Türk-Rus harbinden alıp 1853 Kırım savaşındaki Silistre muhasarasına uyguladığını bildirir. Onun bu piyesinden yirmi yıl önce Silistre muhasarasındaki kahramanlıkların bir operasının yapıldığını bilhassa göz önünde bulundurmak gerekir. Nâmık Kemal, Sofya’ya gittiği tarihlerde bu Silistre operası İstanbul’da temsil edilmekteydi (Cerîde-i Havâdis, nr. 739, 19 Şevval 1271)."

Details
previous
Go to Page: / 14
next