Hakkımızda

Bâzen bir Reşat Ekrem yazısı, bâzen bir Cemâl Nâdir imzası.

Bâzen Hamparsum notası saklı bir kitap, bâzen gözyaşıyla kurutulmuş bir çiçeğin sığındığı renkli mecmua.

Bâzen âile albümünden bir fotoğraf olur, bâzen asilzâde bir konaktan devrin namlı stüdyosu kabin fotoğraf. 

Bâzen cepheden yollanılan bir hasret mektubu, bir çevre, bir gümüş tabaka olur, bâzen nâdir damgalı, sansürlü bir zarf..

Bâzen kutsal bir emânet, bir yâdigâr-ı uhuvvet bir hâtıra, bir tebrik kartpostalı, bir kartvizit.

Bâzen târihe ışık tutacak bir belge, kütüphane arasında unutulmuş bir kâime, kim bilir hangi aşklarla dinlenilmiş bir taş plak olur bâzen. Hatta tek gramofon iğnesi içinde teneke kutusu.

Bâzen lebâleb yazılı bir ajanda, bâzen kütüphâneleri okutmuş bir gözlük.

Bâzen bir müsekkin kutusu, bir esans şişesi, bâzen bir Bomonti bahçesi eşyâsı. 

Bâzen hayâller âleminden bir oyuncak, bir ciklet kartı, bâzen tavus kuşunu kıskandıracak bir tutku objesi, çocukluk çağlarımızın yaşandığı veya yaşanamadığı bir oyuncak!...

Bâzen bir Manol udu, bazen ucu hâlâ yazan bir eski kalem.

Bâzen bir propaganda kartı,  tatsız haberli bir gazete, bâzen de mavi gözlü devin yanında aydınlığa koşanların ucu kırılmış bir portre fotoğrafları... 

Velhâsıl, geçmiş zamâna âit olan, geçmiş zamanın özelliklerini taşıyan, târihî kıymetiyle, sanat değeriyle klâsik bir değer kazanmış veya henüz farkedilmemiş iğneden ipliğe eskiye ait ne varsa!

Bizi günlük gâileden, dağdağadan uzaklaştırıp gâh Meşrutiyet yıllarına gâh Lâle Devrine, gâh efsânelere gâhi cephelere, gâh büyük acılara, gâhi küçük sevinçlere ortak edecek bir minik parçanın tutkusu. Bâzen de kendimizden başka kimselerin görmesini pek istemediğimiz koca bir dünyâ saklı efemera...

Eskiden gelen fakat bize yenilik katan herşey. Hurdacı çuvalından da olur eskici arabasından da; bit pazarından da olur bir haminne sandığından da. Bazen dededen yâdigardır bazen anne yarısı teyze dikiş kutusundan.

Anlamlandırabildiğimiz, değerlendirebildiğimiz, yaşlı evrende genç dünyamıza ait eski olan herşeydir fakat genellikle!

Bir çerveve arkasına gizlenmiş gençlik aşkı da olur, hayatta kalma güdüsüyle saklanan eski zaman yasaklısı bir yazı da...

Kaderin cilveleriyle Karamanlıca da olur Osmanlı Türkçesi de,  Ladino da olur Ermeni harfli Türkçe de, Kırım Tatarcası da olur Fransızca da hatta braille olur... 

Tek bir kitap, tek bir mektup, tek bir cümle, tek bir harf...

İnsanlığa dâir tek bir ses...

İşte Kültür Arkeolojisi diyebileceğimiz bu büyülü hobidir ki itici gücü merakla öğrenme duygusudur, hep yeniden doğma arzusudur, sürekli öğrenme aşkıdır eskiye anlam kazandırmak, değer katmaktır hayata.

Sahasında vukuflu, her biri dünya çapında mûteber uzman heyetin süzgecinden geçen her bir parça, siz kıymetli dostlarımıza Vetus Müzayede güvencesiyle paylaşılacak ve dâimî hassasiyetimiz olan güvenilirlik ışığında beğenilerinize arz edilecektir.

Ve bu yolculukta bilenlerle, öğrenme âşıklarıyla, emek verenlerle çalışacağız, daima en iyiye yöneleceğiz, çok çalışacağız, çok çalışacağız...

Yolda muhtemel başarısızlıklar bizim olacak, başarılar ise ancak sizlerle mümkün ve hepimizin olacaktır.

"Önce yolda yoldaş, sonra yol" dediği misâl ârifânın.

Cümleten merhabalar olsun: Dünyânın en kadîm topraklarında, en kadîm kültür köklerine, eskiden yeniye anlam kazandıran Vetus Müzayede ailesinden, Vetus Müzayede ailesine...

Merhaba.